Sohbet Girişi
Chat Siteleri İnsanoğlunun yalnızlık öyküsü; küstüm çiçeği misali dünyasına kapanınca, kof yalnızlığının kollarında ölümü; ruhunun kıyısına varınca başlarmış. Sahile vuran deniz yıldızları misali insanlarla arasına duvardan setler çeker,’’ miş’’ gibi yapar ama mutluluktan yana tatminkar nasibi olamazmış mesela. Bitmeyen bir yalnızlık alevinin her küllenmeye yüz tutumunda eski bahar anılarından kalma yeni bir acısını harlar ateşe, hüznün son ateşinin sisli dumanları işler akciğerlerine hiç bitmezcesine. Anıların karanlık gölgesinden ellerini çekmek istemezcesine.
En güzel çeyiz sandığı, güvendiği dağlarına kar yağmayan ovalarda hüküm süren anılar demetidir. Her nefeste; titrek alevlerin dumanında üşüyen yüreğini avutma bahanesiyle chat yaptığı anılarını solur, adı ‘’mutluluk’’ olan o chat tablolarına hasret kalmış gözlerinin bacasından damlayan isli gözyaşlarıyla geçmişine bakar. Selden sonra kopan bir tufanın yarattığı enkazın ardından çıkmaz bir sokağa sürüklenip bırakılan ehemmiyetsiz bir nesne yığını gibi sürdürür hayatını sözde canlı ruhuyla, chattan kendisini soyutladığı yalnızlık dünyasında anıların gölgeleriyle.
Kapısı asma yapraklarıyla kaplı bir evin çardağındaki havuzun etrafında, kokusu genzi yakan sıcak bir ıhlamur çayı yudumlamaya hasret, önce sosyalliğini sonra chattan ırak diyaloglarını, kalp diyagramındaki yaşam ritmini-sosyal repliklerini kaybederek sadece kimliğiyle baş başa yer akşam yemeklerini sessizlik sofrasında huzursuzluk ışıklarında-canı sıkkınlık rotasında.
Aynada gördüğü melankolik yüzü; melodramatik bir hayatın panoramasındaki bit pazarlarından topladığı fotoğrafların cansız birer silüeti gibi görünür gözlerine. Ütopik bir yaşamı düşleyip kucaklamak isterken hep distopyalar karşısına çıkmış birinin yaşadığı hayal kırıklığıyla.
Zamanın ruhuna, çağın trendine uymaktan münezzeh, tiktok cu, youtuber vs olmaktan ırak bir yaşamı soluklar oksijen yerine carbondioksiti ciğerlerine çeker gibi her nefeste, kendisini yalnızlıkla zehirlercesine, buruk bir acının damağında bıraktığı tortuyu yudumlar, içtiği her kadehte acının şarabını içercesine. Yoksa paranormal bir beynin oyunu mu bu sürekli anılar dehlizinden acılar kutbuna ruhumu sürüklemem? Chattan uzak anılar gölgelerinin kıyısında yaşam sürmekle yüreğime komplo kuruyor, yüreğimi cinayetime kurban ediyorum.
Düz bir ovada yolunu şaşmış bir şehir eşkıyası kılıklı, patikalarında bir o yana bir bu yana savrulurken hayat yollarının sert dağ rüzgarında bitap düştüm, yüreğimi dinlendirmem, ruhumu teskin etmem gerekir artık. Hüznün son ateşini bu gece yakmalı, anılar ateşini harlamamalı, mutluluğun notalarına Hindu’ların mantralarını söylediklerindeki gibi bir ulviyetle eşlik edebilmeliyim. Kendi doktoru önce kendisidir insanın. Ve kendi hayatının da kaptanı yine kendisi olabilmeli.
Neden, nereye sürüklendiğimi bilmeden rotası meçhul bir gemide okyanusun rıhtımından avare balina misali kulaç atarak yol alan bir yolcu rolünde geziniyorum anıların derin sularında? Niye gelecek düşlerimin kaptanı ben olmayayım ki? Anıların karanlık gölgesindeki darağacına verdiğim zihnimi ipten almamın zamanı gelmedi mi ki?
Her gününü son bir günmüş gibi, yarının yokmuş gibi, heveslerinin-hayallerinin-hedeflerinin kefeni varmış gibi anılar tabutuna hapsedip sadece kendinle ve monoton yaşamaktan, yorgun ruhunla teselli bulmaktan, sağanak gözyaşlarınla kurak anılar ağacını sulamaktan, yalnızlığı beslemekten chat dünyasına dahil olarak neden vazgeçmeyesin ki?
Koy ruhunu rüzgarın sırtına; götür götürebildiğin müziklerin hikayeler diyarına, chat dünyasındaki müşfik-munis ve sempatik güzel yüreklilerinin arasına. Onlarla müzikal sohbet tadında chat et, mutluluğu kendine armağan et!
İçimde tükenmekte olan bir umudun ağıdını yakmaktayım, yanı başımda bir nefes kadar uzağımda olan reel chat insanların bir kopyasını bir daha görebilecek miyim? diye. Son çırpınışlarını yaşayan ama bir elin kendisini sulara atmasından umudunu kesmeyen bir balık misali yeni bir umut ışığıyla Google’a uzandım, parmaklarımın tuşa basmaktan korkan titremesiyle, üstümde çekingen bir edayla Google’dan bulduğum Canom.Net sohbete girerken.
Bir anlık ürkekliğimin akabinde ilerleyen saatlerde, üstünden hissettiği yabancılığı bir anda alışkın olmayan bünyemin yürek kabını samimiyetin muhabbet çayı ikramıyla yudumlayışımın verdiği sevincin şaşkınlığıyla rüya gördüğümü ama gerçek rüyalar aleminde olduğumu anladım Canom.Net sohbette. Mum kokulu şamdanlarda reel chatte ki güzelim yurdum insanlarına uzak gönül evimde ilmek ilmek hasret dokuduğum akşamlardan kalma yalnızlığımla hüznün son ateşini Canom.Net sohbette ki chat resmiyle yaktım, gönlümü anılar darağacından buradaki ücretsiz chat siteleri dalgasının pozitif çehrelerinin cereyanıyla yeni güzel anılar biriktirmek üzere aldım.
Kırık bir bestenin güftesiyle dilime ezberlettiğim bir soyutlamanın yüreğime çizdiğim izdüşümü yalnızlığımı Canom.Net sohbette chat yaparak mezara gömdüm. Sevgin toprak altında, matemin cılız gülüşlerde saklı kalmasını istemiyorsan sevginin tadına varıp gür kahkahalar savurmak istiyorsan Canom.Net sohbet var gözünün görebileceği, parmağının uzanabileceği kadar yüreğine çok yakın mesafede, ruhuna ikiz cephede. Yalnızlığının kimsesiz sesine, yetim düşlerine , sahipsiz gülüşlerine Allah’ın sana mahşerden ödünç bir lütfuymuşçasına katlanacağına aramıza katılıp mutluluk dansıyla raks edebilir, gönül ateşinde pişen sevgi çayımızdan içebilir, ruh bahçemizde filizlenen dostluk çiçeklerinin kokusunu alabilirsin Canom.Net sohbette chatle.